Eğer bir girişimcinin kafa yapısına sahipseniz, fikirler sizi her şeyden daha çok heyecanlandırır. Onlar yakıcı bir arzuyu katalize ederek üretken, canlı, özgün ve ilham verici hale getirir. Bu bağlamda, girişimciler müzisyen, gösterici ve sanatçılarla benzerlik gösterir. Buna rağmen aralarındaki en önemli fark, girişimcilerin seyircilerin geribildirimlerine uyum sağlaması gerektiğidir. Sadece ispatlanmış önseziler, bu kuralın dışında tutulabilir.
Girişimciliğin bu temel yönünü hep reddetmek istemişimdir. Benim fikirlerimin her zaman geribildirim eşik değerinin üstünde olduğunu düşündüm ve potansiyel müşterilerimden tavsiyeye ihtiyaç duymadım. “Ayrıca, bu yeni bir şey ve insanlar ürünü kullanana kadar bunu anlayamazlar,” dedim.
Şimdi anlıyorum ki bu sezi temel yanılgının altını çiziyor: Müşteriler anlamadığı sürece ürünü kullanmayacak. Bir şey oluşturup kafası karışık bir kullanıcıdan anlayışlı bir geribildirim isteyemezsin; ürünü yararlı bulmayacak ve böylece ikinizin de ümitleri suya düşecek.
Girişimci veya Sanatçı
Etiketler, kendimizi istediğimiz gibi tanımlamamıza olanak sağlıyor. Gerçek ise çok daha yanıltıcı. Kod yazarak, logo tasarlayarak ve büyük halk kitlelerine tweet atarak basit bir şekilde girişimci olamazsınız. Bunlar yetenek olsa bile, tam anlamıyla girişimciliği tanımlamaz. Gerçek bir girişimci değer yaratmanın en önemli şey olduğunu ve diğer her şeyin bir süreç olduğunun farkındadır.
(Dürüst olmak gerekirse, sanatçılar, müzisyenler ve göstericiler de değer yaratır, ancak bireysel ifade yoluyla değer oluştururlar. Onların çalışmaları eleştiri niteliğindeki geribildirimlere bağlı değildir, iyi bir sanatçı başkalarını memnun etmek için çırpınır denemez)
Yalın Girişim Akımı
Teknoloji girişimi patlaması, herkes bir sonraki Zuckerberg olmak istediği için ortaya çıktı. Benim motivasyonum da farklı değildi. Herkesin sevebileceği bir şey oluşturmanın kolay olacağını düşünmüştüm. Ne yazık ki, varsayımlarımın hepsi yanlıştı ancak en azından şimdi neden olduğunu biliyorum: Hiç varsayımlarımı sınamadım.
Eric Ries’ın yazdığı “The Lean Startup” (Yalın Girişim) başarılı bir teknoloji girişimcisi olmak isteyen herkes tarafından okunmalı. Kitap geleneksel girişimcilere de yarar sağlayabilir, ancak Ries’in teknoloji endüstrisindeki özgeçmişi nedeniyle, pek çok örnek teknoloji girişimleriyle alakalı görünüyor.
Yalın Girişim Akımı tamamen kullanıcı merkezli ürün tasarımı ve geliştirmesiyle alakalıdır. Bir başka deyişle, aslında herkesin kullanmak istediği bir ürün oluştururken başlangıç geribildirimi gerekiyor.
Ben kitabın sesli versiyonunu dinledim ve kitap okuma konusunda zaman sıkıntısı çeken herkese şiddetle öneriyorum.
Geribildirim can sıkıcı olabilir
Bence hepimiz içten içe neden diğer insanlara fikirlerini sorma konusunda tereddütlü olduğumuzu biliyoruz: fikirlerimizden hoşlanmayabilirler. İyi bir fikir olarak değerlendirdiğimiz bir şeyin üstüne tereddüt uyandırmalarını istemeyiz, o yüzden bihaber kalmayı tercih ederiz. Buna rağmen bu bilgisizlik etkisiz kalmaz, zayıf ürün biçiminde bize geri döner.
Özellikle içekapanık birisi olarak fikirlerim hakkında rahatça konuşabilir hale gelmek oldukça zamanımı aldı. En sonunda eğer bir şeyler oluşturmak için oldukça fazla zaman harcayacaksam, aynı zamanda başka birisinin de bu konuda heyecanlı olup olmadığını görmek isteyebileceğime karar verdim. Eğer planlanmış kullanıcılarım fikir konusunda heyecanlanmadıysa, o zaman başka fikirler kovalamanın vakti gelmiş demektir.
Kesinlikle en önemli soru şu: Siz kendi ürününüzü gerçekten kullanır mıydınız? Bu soruyu cevaplarken, kesinlikle dürüst olmak çok ama çok önemli. Eğer proje ile ilgili kişisel heyecanınız hakkında şüpheleriniz varsa, muhtemelen ne olacağını görmek için yeterince tutkulu değilsinizdir.
Mükemmel bir fikriniz var. Hemen harekete geçmeyin, önce insanlarla konuşun! Onlardan öğrenecek çok şeyiniz var.
İyi Şanslar.
Bu makale Jerad’ın 12 Aralık 2014 tarihinde under30ceo.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.