Girişimcilik Vakfı’nın her biri birbirinden zorlu aşamalarını geçen her insana yep yeni heyecan dolu
kapılar açılacak bu kapılar açıldıktan sonra birçok yeni hikayeler edinilecek ve gelecekte yeni umutlar
ve hayallerden bahsedecek bir sürü insan olacak peki kapının arkasında kalanlar?
Öncelikle kendimi normalden bir tık fazla ‘’Pollyanna cı’’ olarak tanımlayabilirim. Çünkü şu an sizi Gir
Vak ta erken aşamada elendiğiniz için şanslı ilan edeceğim. Bunu size birçok küçük nedenden varılmış
geniş bir neden ile açıklıyorum. Kendiniz için doğru olmayan bir olgudan olabildiğince erken
kurtuldunuz ve kendinizi gerçekleştirmek için size uygun olan şeyi bulup enerjiyi oraya boşaltmanın
tam zamanı! Söylemlerim kimilerine biraz farklı gelebilir hak veriyorum . Size bunu örnekle açıklamak
istiyorum: Kendinizi maviliklere âşık amatör bir denizci olarak hayal edin. Rüzgara, dalgalara,
okyanuslara hayran bir denizci. Bu amatör denizcinin hayali de yelkenli tekne ile dünyayı dolaşmak
olsun. Gir Vak da tam teşekkülü bir F16 uçağı; sapasağlam ,hızlı ve güçlü tam olarak bir canavar. Bu
makineye sahip olmayı kim istemez ki? Büyülü bir güç öyle bir albenisi var ki maviliklere âşık bir
denizciyi de, dünyanın yerel güzelliklerine hayran bir gezgini de içine çekiyor. Şimdi denizcimize geri
dönelim ve bu birey denizlere ve yelkenlere harcaması gereken enerjisini o uçağı alabilmek için ‘’6
aşamaya’’ harcamış olsun hakkıyla verilmiş her emeğin sonunda beklenen ‘’zafer’’! Altın anahtar
artık denizcimizin elinde.
Bir anahtar bir uçak ve okyanuslara aşık bir denizci var elimizde Gir Vak’ın çekici albenisi bir merak
oluşturdu ve merak uyandıran her şeye başlamak saman alevi gibidir hayatında ilk defa gördüğü
aletler ve aerodinamiğini bilmediği bir mekanizma ve canavar dediğimiz makinenin sadece motorunu
çalıştırmak için bile harcanacak onca zaman, enerji ve sonrasında beklenen kaçınılmaz tükenmişlik.
Çünkü hayallerinin içinde değilsin,artık bırakamazsın da çünkü alışkanlığa düşmüş şeylerden
vazgeçemezsin; aynı mutsuz ilişkiler, bağımlılıkların yarattığı kötü alışkanlıklar gibi… Vazgeçme
cesareti göstermemiş mutsuz insanlar ‘’DİP’’ ine hoş geldin
Bütün bunların yanında dışardan görünen görüntüye dönelim, garajında altın anahtarı olan
bir uçuş makinesi sahibi. Halbuki o amatör denizciye bir yelkenli tekne kazandırsaydık öyle caf caflı bir
makine olmasın küçük 10 metre, koy koy her kültürü karış karış gezebilme cesaretine sahip olmuş
olsaydı, yaşadığı ortam her ne olursa olsun fark yaratmak kaçınılmaz olacaktı aynı Sadun Boro gibi ve
dünyayı dolaşmış olmak için değil dolaştığı her anı hissetmiş olacaktı. Sonucu unutmuş sürece doyma
hazzına varmış bir denizcinin hayallerine bir hava canavarı mezar olmamış olacaktı.
İnsanlar zorluklarıyla mücadele etmekten zevk aldığı şeyleri sonuç odaklı değil süreç odaklı
yaparlar süreçten zevk alabilme kavramı haz dediğimiz şeyin devamlılık kazanmış durumu…
Günümüzde hayatında istediklerini yapabilmek için bulunduğu ortamı terk etmekten aciz ya da
olmaması gereken yerde olan sonsuz mutsuz insan var ve bu insanlar, balıkken ağacın yüksekliğine
aldanıp ağaca tırmanmaya çalışıyorlar, gökyüzüne süzülmesi gerekirken sadece denizin maviliği güzel
diye yüzmeye çalışıyorlar tutkulu bir denizci iken uçaklara sahip olmak istiyorlar
İşte bu yüzden sizi şanslı olarak görüyorum motorunu çalıştırmak için bile sonsuz enerji
harcayacağın sadece alışkanlığa dönüştüğü için terk edemeyeceğin bir uçağa enerji harcayacağına
okyanusları aşacak tekneni bulma fırsatın olduğun için …
Kitap Önerisi: Yomi Kastro’dan alınmış bir öneri https://g.co/kgs/Kw3n9t The Dip
Biyografi: http://www.sadunboro.com