Evet, doğru duydunuz. Sınırlarınızı zorlamayın. Çünkü sınırları zorlamak her zaman düşündüğümüz kadar doğru bir seçenek olmayabilir.
Maalesef çoğumuz gündelik hayatın getirdiği koşuşturma içerisinde kaybolmaya mahkum. Gelişen teknoloji, hızına yetişemediğimiz dünya, mütemadiyen ilerleyen insanlık ve hayattan yüksek beklentilerimiz haliyle bizi sürekli bir gelişime, değişime ve ilerlemeye sevk ediyor. Ritmini kaybetmeden bu çarka ayak uydurmaya çalışan ya da uydurmak zorunda hisseden biz insanların karşısına büyük engeller çıkabiliyor.
Bu engellerle karşılaştığımız zaman genellikle ihtiyacımız olan ise bir yerlerden karşımıza çıkagelen “Sınırlarını Zorla!” cümlesi. Zor anımızda duymaya kendimizi alıştırdığımız; iç sesimizden kendimize fısıldadığımız ya da çevremizdeki insanların bize söylemesine ihtiyacımız olan bu iki kelime. Sanki içinde bir sihir varmışçasına duyunca her şeyi unutup yola devam etmemize yardım eden sadece bu iki kelime. Kendimize motivasyon kaynağı olduğunu düşünürken; bizi belki de kendimizden soyutlayan yine ve sadece bu iki kelime.
Kendimize motivasyon kaynağı olduğunu düşünürken; bizi belki de kendimizden soyutlayan yine ve sadece bu iki kelime: sInırlarını zorla!
Hangi konuda olursa olsun tökezlediğimiz, yapamayacağımızı düşüneceğimiz zamanlar olacaktır. Böyle zamanlarda ilgilendiğimiz işi mutlaka devam ettirip bitirmeye odaklanmadan ya da bunun için bir teşvik aramaya yönelmeden önce dönüp de sorunun ne olduğuna ne sıklıkla bakıyoruz? Sınırlarımızı zorlamadan önce sınırlarımızın gerçekten uğraştığımız “şeyler”e uygun olup olmadığına dikkat etmiyoruz. Bu sorun neden kaynaklanıyor? Bünyemizin bize sağladığı kaynakların tükenmesinden mi yoksa gerçekten vaktimizi, enerjimizi, motivasyonumuzu buna harcamaya değer görmeyen bilinçaltımızın sessiz bir haykırışından mı?