İyi liderler, başkalarına meydan okur, ilham verir ve rehberlik ederler; büyük liderler ise başkalarından öğrenirler.Steve Jobs’tan Richard Branson’a kadar büyük girişimcilerin çoğu, başarılarından bahsederken isabetli sorular sorma güçlerinin kritik rol oynadığını söylemişlerdir.
Carl Sagan derki; “Saf sorular, usandırıcı sorular, kötü ifade edilen sorular, yetersiz özeleştiriyi ortaya koyan sorular vardır. Ama her soru, dünyayı anlamak adına atılan bir çığlıktır. Aptal soru diye bir şey yoktur.”
Meraklı zihninizi sevindirin, dünyanın gelecekteki büyük lideri sizsiniz.
Soru sormayı seven insanları müthiş liderler yapan 7 neden şunlardır:
1. Empati Kurabilirler
Özünde liderlik duygusal zeka ve empati gerektirir. Çünkü diğerlerine liderlik etmek için onları anlamak zorundasınız. Soru sormayı seven insanlar, etraflarındaki kişilerle daha iyi ilişki kurmak için aşırı istek duyarlar. Gösterilen bu empati, insanların güçlü ve zayıf yanlarını anlamanıza yardımcı olur. Böylece onları başarılı olmak için en iyi yerlerde görevlendirirsiniz.
2. Yardım Almaktan Korkmazlar
Seteve Jobs 12 yaşındayken, kendisinin Bill Hewett olarak hitap ettiği Hewlett-Packard’ın kurucu ortağından bir frekans sayacı için yedek parça ister. Hewett, ona sadece yedek parçaları göndermez aynı zamanda HP frekans sayaçları montajında yazın çalışması için bir de iş verir.
“Yardım istediğim zamanlarda bana yardımcı olmayan birini hiçbir zaman görmedim,” der Jobs.
Yardım istemeye hevesli olmak, Jobs’a Hewett’in adını telefon rehberinde sürekli yukarılarda olma cesaretini vermesi, Apple’daki zamanı boyunca bellidir. Woz’dan Jony Ive’ye kadar, Jobs kendi vizyonunu yürütmeye yardımcı olacak son derece yetenekli insanlara güvenmeyi her zaman bilmiştir.
Hiçbir zaman soru sormaktan çekinmeyin, bu Seteve Jobs için bile geçerliydi.
3. Öğrenmekten Asla Vazgeçmezler
Eğer gelişmiyorsan ölüyorsundur. Soru soranlar, yaşamın bir öğrencisi olmanın ne kadar önemli olduğunu bilirler. Akıllı telefonlarımızla ne kadar çok bilgiye ulaşırsak ulaşalım en iyi öğrenme yolu birine sormaktır. Meraklı zihinler, çevrelerindeki dünyayı iliklerine kadar sömürmekten asla vazgeçmezler.
Bilgili bir insanın size yol göstermesini istemez miydiniz?
4. Kendilerinden Emin Ama Alçakgönüllülerdir
Bir soru sormak, dünyada bilinmesi gereken her şeyi bilmediğinizi itiraf etmektir. Zaten kim bilebilir ki!
Tanrısal bir biçimde her şeyi bilmediklerini kabul eden ve bunu zayıflık olarak görmeyen alçakgönüllü liderler, saygı görürler.
Bir soru sorduğunuz zaman, aslında bilmediğiniz bir şey olduğunu itiraf edecek kadar güven sergilemiş olursunuz.
5. Sorunları (ve çözümleri) Tasarlarlar
Albert Einstein, bir problemi çözmek için bir saati olsaydı ve hayatı buna bağlı olsaydı, ilk 55 dakikasını sorması gereken soruyu belirlemeye harcayacağını söylemiştir. Çünkü doğru soruyu sorduktan sonra problemi çözmek sadece beş dakikasını alacaktır.
Bir sorunun temeline ulaşmak ve üstesinden gelmeye çalıştığınız şeyi belirlemek için ‘neden?’ diye sormak muazzam bir güce sahiptir.
Sorularla yeniden tasarladıkları problemlere farklı bir biçimde bakarak liderler yenilik üretirler.
6. İyi Birer Dinleyicidirler
Büyük liderler doğru soruları sorarak ve takımın cevaplarını can kulağıyla dinleyerek içgörü derinliği elde ederler.
Richard Branson’ın başarılı bir işletmeyi başlatmak için 5 ipucu adlı yazısında ilk sırada, konuşmaktan ziyade dinlemek gerekliliği yer alır.
Branson yazısına şöyle devam eder: “Parlak fikirler en olmadık yerlerde karşınıza çıkabilir. O yüzden keskin tavsiyelere kulaklarınızı her zaman açık tutun. Toplantı notları kadar online yorumları da takip etmeniz ya da CEO’ya danıştığınız kadar sahadaki elemanların fikirlerini de öğrenmeniz gerekir. Dışarı çıkın, insanları dinleyin, onları konuşturun ve onlardan öğrenin.”
7. Dar Bakış Açıları Yoktur
Liderlik konumunda kendi perspektifinize ve önyargılarınıza göre dar bakış açısı geliştirmek kolaydır. Araştırmacı sorgulama, başkalarının bakış açıları sayesinde, liderlerin kendi konumundan dolayı sabit bir fikre takılmasını önler.
Bu makale lifehack.org’da Pete Sena tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.