Start-up’ta Staj Yapmak

Küçüklüğünden beri içinde girişimcilik kıvılcımları çakan bir insan olarak iş hayatına başlamam apartmanın önünde oyuncaklarımı satarak başlamıştı. Gel zaman git zaman üniversiteye girdim ve kurumsal iş hayatıyla ilgili pek bir fikrim yoktu. Üniversite’deki 2.senemi doldurmamla zorunlu stajım gelip çatmıştı artık. Hep hayalim bölümümden ötürü, bir kere fabrika stajı yapmak bir kere de start-up stajı yapmaktı.

    Küçüklüğünden beri içinde girişimcilik kıvılcımları çakan bir insan olarak iş hayatına başlamam apartmanın önünde oyuncaklarımı satarak başlamıştı. Sanırım arkadaşlarımın arasından en çok satış yapan kişi olmanın haklı gururuyla biraz burnum kalkmıştı ki aldığım ivmeyle yoluma devam ettim.

 

    Babamın yanında hafta sonu işe giderek daha aşina olmaya başladım iş hayatına. Eskinin girişimcisi “serbest meslek” sıfatına sahip olduğu çin kendisi benim için büyük bir artı oldu bu etiket. Gün geldi lisede yakın arkadaşımla şirket kurup küstük diye şirketi batırdık, gerek konser bileti satarak cebimizi doldurduk derken artık işler ciddileşmeye başladı.

 

    Gel zaman git zaman üniversiteye girdim ve kurumsal iş hayatıyla ilgili pek bir fikrim yoktu. Hatta babamın hafta sonu çalışmasını o kadar normalleştirmiştim ki kurumsal firmalarda çalışan insanların hafta sonu çalışmadığını üniversitede öğrenip çok şaşırmıştım. (!) Üniversitenin ilk senesinde iş danışmanlığı hizmeti veren bir şirkette çalışma fırsatım oldu. Hayatımın en kötü haftalarını geçirmiştim. Kurumsal hayatın bana göre olmadığını ilk o zaman anlamıştım işte. 9-5 iş saati beni dehşete sürüklüyordu. Toplu taşımadaki yoğunluk mu, sabah trafiği, stresi mi dersin. Her gün aynı insanları görüyor, aynı insanlarla yemek yiyordum. Yemek masasında bir yanımda Ahmet arkamda da Ayşe oluyordu. Bir yandan danışmanlardan biri sushi isterken diğeri benden detox suyunu istiyordu. İnsanlar tek düzeydi, yaptıkları iş kalıplaşmıştı. Her şey fazla olağan ve yavaştı. Zaman geçmek bilmiyordu, yapılacak iş neredeyse yoktu. Ortada yeniden yarattığım bir şey, geliştirdiğim bir şey yoktu. Üstünü düşünülecek bir şey kalmamıştı bir kere. Her şeyin üst üste gelmesi beni depresyona sürükleyip hayatı sorgulatıyordu.Girişimcilik Vakfı’na seçileceğim günleri iple çekiyordum. Neyse ki o güzel günler geldi ve çattı. Yalnız olmadığımı görmüş oldum… (Teşekkürler GirVak!)

 

    Üniversite’deki 2.senemi doldurmamla zorunlu stajım gelip çatmıştı artık. Hep hayalim bölümümden ötürü, bir kere fabrika stajı yapmak bir kere de start-up stajı yapmaktı. Girişimcilik Vakfı’nın da desteği ve aracılığıyla Hakan Baş’ın ve Sina Afra’nın o dönemki son yatırımı olan Gardrops.com’a ulaştım. Gayet rahat ve samimi bir mülakattan sonra stajımı yapmaya başladım. İş saatlerimin esnek olması en büyük motivasyonlarımdan biriydi sanırım. Önemli olan geçirdiğin saat değil, verimli geçirdiğin saatti çünkü. Neredeyse bütün departmanlarda görev aldım. Ve bana gerçekten çok büyük sorumluluklar verildiğini düşünüyorum ki bu kesinlikle egomu okşayan bir şeydi kendimi gerçekten önemli hissediyordum. Ve de şirkettekilerin bana güvendiğinin bir kanıtıydı. Az çalışanlı bir şirket olduğu için herkes birbiriyle çok yakındı. İstediğin gibi giyinip istediğin müziği bas bas bağırarak söyleyebiliyorsun böyle bir yerde. Ama az kişi olmasına rağmen çok iş olduğundan her şeyin  hızlıca hallolması gerekiyordu. Ve sürekli yeni bir şeyler üretme, geliştirme üzerine yoğunlaşıyorsun. Hayallerimdeki yeri bulmuştum, yaptığım işten mutluydum artık.

 

    1 aylık stajımın sonunda girişimciliğe olan yatkınlığım bir kere daha pekişmişti. Yaptığım stajdan çok memnun kalmıştım. Belki de çoğu şirkette öğrenemeyeceğim altın bilgiler öğrendim. Kesinlikle kriz yönetimi, zaman yönetimi gibi becerilerim organik bir şekilde gelişti! Her şey işin teşekkürler Gardrops!

 

 

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir

Sadece Sen Olduğun İçin

Lisedeyken kafamda çok kurardım. İlerde ne olsam ne yapsam acaba hayatım ne yönde şekillenecek diye düşünürdüm sürekli. Hayat bazen pek bizim hayal ettiğimiz gibi gitmese de sonuçları iyikilerle sonuçlanabiliyor ve bunlar oluşturuyor aslında dönüm noktalarımızı.