Tek Başınıza Kalkışmamanız Gereken Şey : Girişim

Sanırım girişimlerin sayısındaki devam eden artışı gördüğümde şaşırmamalıydım. (Homebrew’da ayda 150 ile 200 arasında yeni fırsat doğuyor). Tek ortaklı yeni kurulan şirketlerin sayısında da buna bağlı bir artış görüyoruz. Bu konuya ilgi duyuyorum, çünkü Hunter ile birlikte tek ortaklı girişimler konusunda önyargımız var (zamanında biz de bunu yapmış olsak ta).

 

Pazardaki bu değişim, beni neden takım halinde şirket kurmayı tek başına şirket kurmaya tercih ettiğimiz konusunda tepki vermeye yöneltti. Aslında birbirini tanıyan ve tercihen daha önce birlikte çalışmış ekipleri tercih ediyoruz. Tek başına girişilen işler sonucunda da büyük şirketler ortaya çıkıyor, ama sanırım takım halinde yola çıkmanın başarı şansını artırdığı konusunda haklıyız. Büyük bir şirket kurmak zaten yeterince zor. Bunu tek başına yapmak ise çok daha zor. Belirli bir sıra dâhilinde olmamakla birlikte şu nedenlerden ötürü iki veya daha çok ortaklı olarak işe girmek daha faydalıdır:

 

Fikir onayı: Fikrinizin peşinden gitmeye kimseyi ikna edemiyorsanız, belki de peşinden gitmeye değecek bir fikir değildir.

 

Uygulama baskısı: Bir ortağa sahip olmak, sizi birilerine sorumlu hale getirir ki bu da sonuç almak konusunda üzerinizde, tek başınıza olduğunuzda olacağından daha büyük bir baskı oluşturur.

 

Duygusal çıkışlar: Girişimlerde iyi günler gerçekten iyi olur, ama kötü günler olursa da kötü olur. Ve kaçınılmaz acının yaşanacağı yer, yalnızlıktır. Yükü paylaşırsanız kaygı ve diğer duyguları yaşarken hayatta kalmak çok daha kolay olur. Bir kurucu olmanın duygusal çatışmaları hakkında birileriyle konuşabilmek güzeldir. Depresyon ve diğer duygusal sıkıntılarla başa çıkmanın bir yolu da, korkularınız, mücadeleniz ve güvensizlikleriniz hakkında dürüstçe konuşabileceğiniz bir ortağınızın olmasıdır.

 

Beceri farklılıkları: Ne kadar zeki ve parlak olursa olsun, bir yeni girişimi başarılı kılacak tüm becerilere tek başına sahip olması mümkün değildir. Tamamlayıcı becerilere sahip bir ortağınızın olması, başarıya ulaşmak için kritik öneme haiz görevler dışındaki şeylere hayır diyebilmenizi çok daha kolay hale getirir.

 

İşgücü bulmak: Takımda daha fazla insan bulunması, işe alım anlamında daha geniş bir network, adayları elimine edebilmek adına daha farklı beceriler ve potansiyel yeni çalışanların deneyim sahibi olabilmeleri adına deh belirgin bir kültür anlamına gelir. Ortakların bulunması, basitçe işe alım sürecini kolaylaştırır.

 

Deneme tahtası: Ortaklarınızın uykuları, sizinkilerle aynı kaygılardan ötürü kaçar. Sizinkilerle aynı misyona bağlanmışlardır. Ve şirketin tüm bölümlerini görebilmek adına sizinle eşit biçimde yetkilidirler. Ve dolayısıyla size, şirketteki herhangi bir insandan daha fazla meydan okurlar, azarlarlar, baskılarlar (ve genellikle kucaklarlar).

 

Şunu da mutlaka belirtmek gerekir ki bir ortağa sadece bir ortak olsun diye sahip olmak veya onu çöpçatan yoluyla bulmak, kastettiğimiz şey değil elbette. Yanlış bir ortak, işe tek başına girişmekten çok daha yıkıcı olabilir. Doğru ortağı bulmak adına söylenebilecek daha çok şey var, ancak bu aynı vizyonu, deneyimi, güveni ve tamamlayıcı becerileri paylaşmakla başlar. Bu da hedeflerde, kültürde ve değerlerde uyuşmak demektir. Eşit pay veya hak olacak diye bir şey yok, ancak bu noktalarda temelde bir anlaşma olması gerekiyor. Ortak bulmak zorlu olabilir, ancak biz, büyüme potansiyeli yüksek olan yeni şirketlerin genellikle birbirine bağlı ekipler tarafından oluşturulduğuna kuvvetle inanıyoruz.

 

Bu makale venturegenerated.com’da Satya Patel tarafından 22 Nisan 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*