Teknoloji Girişimlerinin Aşması Gereken Bir Numaralı Zorluk

Bir işe atıldığınızda, sürekli zorluklarla karşılaşırsınız. Girişim dünyasına girmeden önce, girişimler, kurucular, networking, yatırım ve girişimcilikle alakalı her konuda mümkün olduğunca şey öğrendim. Kurucularla görüştüm, saygı duyduğum girişimcilerle eposta veya telefon yoluyla temasa geçtim, hatta idollerimle kişisel olarak tanışabilmek için prömiyer bir etkinliğe gizli gizli girdim. Edindiğim bu geribildirim ve bilgiler, akıl hocası ve danışmanlardan oluşan güçlü bir network oluşturmamı sağlayarak, beni ONE’ı oluşturmaya itti.

 

Diğer genç girişimcilerle konuşup çalışırken, onları soru sorma ve bilgi edinme arayışı konusunda cesaretlendiriyorum. Yüzlerce soruya kişisel olarak tek tek cevap veriyorum. Sık sık soru aldığım için, bu sorulara Soru&Cevap serisi yaparak cevap vermeye başladım. #AskCory hashtagiyla Twitter’dan sorularınızı sorabilirsiniz. Son zamanlarda şu soruları aldım:

 

Soru: Bir girişim olarak üstesinden gelmesi en zor engel nedir?

 

Cevap: Ürün/pazar uyumu atlatılması en zor engeldir.

 

Marc Andreesen, ürün/pazar uyumunu “iyi bir pazarda o pazarı tatmin edecek bir ürünle birlikte yer almak” şeklinde tanımlıyor. Andreesen ayrıca bundan “yeni bir girişim için tek önemli mesele” olarak bahsediyor.

 

Steve Blank: “Müşteri onayı, ürününüze olumlu bir şekilde tepki gösteren bir grup müşteri ve piyasa bulduğunuzun göstergesidir. Bunu da o müşterilerden biraz para alarak görürsünüz.”

 

Özellikle müşteri odaklı bir dünyada, sadece talep doğrultusunda değil, ayrıca piyasa için doğru deneyimi sağlayabilecek bir ürün oluşturmak oldukça zordur. Doğru uyumu bulmadan, yatırımcılarınızın kim olduğunun, ekibinizdeki yetenekli insanların veya fikrinizin ne kadar orijinal olduğunun bir önemi yok. Güçlü bir pazarda ciddi bir ihtiyaç boşluğunu dolduramıyorsanız, dipsiz bir deliğe sürüklenen küreksiz bir kanonun kaptanından başka bir şey değilsiniz.

 

Ortada bir uyum var mı?

 

Ürün/Pazar uyumunu açıklamak zordur, ancak bunu gördüğünüzde anlayabilirsiniz diye düşünüyorum. Cue’yu(eski ismiyle Greplin’i) Apple’a yaklaşık 40 milyon dolara satan Daniel Gross, doğru ürün/pazar uyumunu bulabilmek için kıyaslama yapmayı tercih etmiş. Doğru olanı bulduğunuzu düşünseniz bile, yine de doğruluğunu sorgulayabilir ve %100 emin olamayabilirsiniz.

 

Pek çok tekrar yaparak, ONE ve After School da dâhil birkaç ürün konusunda mükemmel ürün/pazar uyumunu yakaladığımıza emin olabilmek için hâlâ çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tüm belirti ve sinyaller doğru yönü işaret ediyormuş gibi görünüyor yine de dikkatli davranıyoruz, böylece işi felakete sürükleyebilecek uyumu zorlamaktan kaçınıyoruz.

 

Piyasada hâlâ yıllardır kusursuz uyumu arayan ve bunun için dünya kadar para harcayan iyi ödenekli şirketler var. Ancak bu zorla olmasını sağlayabileceğiniz bir süreç değil.

 

Nasıl uyum sağlayabilirim?

 

Doğru uyumu yakaladığınız konusunda %100 emin olamasanız da doğru yolda olduğunuzu anlamanın birkaç yolu var.

 

  • Etkileşim seviyeleri

Etkileşimleriniz nasıl gidiyor? Hayır, kişisel ilişkilerinizden bahsetmiyorum. Kullanıcılarınız günlük olarak katılım gösteriyor mu yoksa 30,000 kullanıcıdan sadece 500’ü mü uygulamanızı haftada bir kereden fazla kullanıyor? Kullanıcılarınız aktif bir katılım gösterene kadar denemeye devam edin.

 

  • Kullanıcı memnuniyeti

İnsanlar sizin hakkınızda ne diyor? Müşterileriniz size iltifat etmek ve ne kadar inanılmaz olduğunuzu söylemek için kapınızı çalıyor mu? Sözlü tasdiğin her ilişkide önemli bir yeri vardır. Ayrıca her iki tarafın da birbirinden memnun olduğunun olumlu bir göstergesidir.

 

Nereye bakmalı?

 

* Twitter – İyi bir nedenle gündeme mi düştünüz? Uygulamanızın ne kadar mükemmel olduğuna dair mention alıyor musunuz? Herkes kendisini bir dönem bazı tartışmaların içinde bulmuştur. Sosyal medyada her daim aldığınız nefret dolu şikâyetler bir tarafa, Twitter ve diğer sosyal medya sitelerinde bol miktarda pozitif yorum alıyorsanız, doğru yoldasınız demektir.

 

* Epostalar – Gelen kutunuza istemsiz övgülerin yağması iyiye işarettir. Bu sayede fazladan geribildirim alıp bu yorumları tasdik olarak kabul etmenin dışında, sağladığınız imkânlardan memnun olan insanlarla ilişki kurabilir veya aldığınız olumsuz geribildirimlerin ışığında geriye dönüp bir şeyleri değiştirebilirsiniz.

 

* Hikâyeler – Hikâye anlatımı büyük bir iştir, bunu idrak edebilmek için Hollywood’a bakabilirsiniz. Ürün veya hizmetinizin birisinin hayatına nasıl etki ettiği veya oldukça önemli bir deneyimi nasıl mümkün hâle getirdiği hakkında hikâyeler duyuyorsanız, bunları başkalarıyla paylaşmanız gerekir. Bu hikâyelerin de en az diğerleri kadar güçlü bir sinyal olduğunu söyleyebiliriz.

 

* Kritikler – App Store eleştirilerini takip etmek önemlidir. Aldığınız yıldızlardan daha çok geribildirim ve kişisel yorumlara yoğunlaşın. Kritikler, doğrudan kullanıcılardan gelen geribildirimlerdir. Bu geribildirimler sayesinde uygulamanıza değer biçmeniz mümkün olur.

 

Eğer doğru uyumu bulduğunuz konusunda kuşkularınız varsa büyük ihtimal bulamamışsınızdır. Kullanıcı veya müşterileriniz, ürününüze karşı ciddi bir bağlılık gösterene kadar doğru uyumu bulmak üzerine çalışmaya devam edin.

 

Bu makale  Cory Levy’nin 20 Ocak 2015 tarihinde under30ceo.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da Hoşunuza Gidebilir