“Tel Aviv Girişimciliğin Ortadoğudaki Kalesi Durumunda”

Girişimcilik Vakfı Fellow Programı ile 4 günlüğüne Tel-Aviv’e gitme fırsatı buldum. Sizlerle edindiğim deneyimleri ve gözlemlerimi paylaşmak istiyorum. Tel-Aviv ziyaretim öncesi yaptığım araştırmalarda startuplarla ilgili çarpıcı rakamlara ulaşmıştım. Örneğin 400 bin nüfuslu şehirde 7000 startup var, geçtiğimiz yıl toplam 14,3 milyar dolarlık exit yapılmış. Yine orada olduğumuz ocak ayı itibariyle 1 Milyar dolarlık bir exit söz konusu…

 

 

 

* İsrail’in Nasdaq’a kote şirketlerinin sayısı -yaklaşlık 70 kadar- Avrupa’daki tüm Nasdaq şirketlerinden fazla.

* Haifa’da Matam endüstriyel bölgesinde: Apple, Google, Yahoo, Microsoft ve Intel’in geliştirme ve araştırma merkezleri bulunuyor.

* Son 20 yılda ekonomik kalkınma yaratan teknoloji şirketlerini iyi eğitimli insan kaynağı bazında besleyen üniversitelere sahip.(Örneğin: 2004 yılında Technion Üniversitesi mezunu 4 kişi nobel ödülü aldı ve Nasdaq’a kote çoğu şirketin yönetiminde yine Technion üniversitesi mezunları var.)

 

 

Ekonomik ölçeğin büyüklüğü karşısında şaşırdınız değil mi? Doğrusu bende şaşırmıştım. Grafiklere bakıp forumları okuyarak neden Türkiye’de böyle bir ekosistemin oluşturulamadığına bir türlü anlam veremiyordum ta ki Tel-Aviv’i görene kadar!

 

Yazımın başlığında da belirttiğim gibi rakamlar oldukça etkileyici. Peki bu bizi yanıltıyor olabilir mi? İstatistikleri okuyarak başarı hakkında fikir sahibi olabilirsiniz ancak Tel Aviv’e gittiğinizde tüm bu rakamların ötesinde üretilen değerin temellerini daha iyi kavrıyorsunuz.

 

Türkiye’de son yıllarda girişimciliğe verilen destekler arttı, kuluçka merkezleri açıldı, bir çok etkinlik, konferans ve yarışma yapılıyor. Dijital darvinizm üst seviyede, Groupon modelinin aynı sene içerisinde yarattığı yüzlerce klonu hatırlayalım. Nicelik olarak hiç fena değiliz rakamları arttırmaya devam ediyoruz bu umut verici bir adım ancak sizce yeterince değer üretebiliyor muyuz? Katma değer yaratabiliyor muyuz? Ne zaman Unicorn Startuplar çıkarmaya başlayacağız? Bu yazı boyunca rakamlara dokunmadan İsrail girişimcilik ekosisteminde üretilen değerin niteliklerini gözlemlerim doğrultusunda aktarmaya çalışacağım. İlk durağımız Kudüs!

 

 

 

 

 

 

İsrail ziyaretimizin birinci gününde Kudüs’ün müthiş tarihi dokusunu görme fırsatı bulduk. Şehir modern yapıların yanısıra tarihi yapısını muhafaza etmiş 3 büyük tek tanrılı din içinde kutsal bölgeleri sınırları içerisinde barındırıyor. Mescid’i Aksa, Ağlama Duvarı ve Kutsal Kabir Kilisesinin yanı sıra pek çok tarihi müze ve mimari yapıyı ziyaret ettik. Kudüs’te kelimelerin anlatamayacağı şeyleri tarihi yapılar anlatıyor. Şehrin dar sokaklarında yürürken zaman makinası ile 1000 yıl geriye gitmiş gibi hissediyorsunuz. (Mardin’e çok benzediği doğru!)

 

Aynı günün akşamında ise girişimcilik dünyasının duayenlerinden Yossi Vardi ile akşam yemeğinde sohbet etme fırsatı bulduk. Özellikle ilgi alanım olan Giyilebilir Teknolojiler, Nesnelerin İnterneti ile ilgili bir soru sordum ve ekledim, ‘Türkiye’den Unicorn Startup çıkarmak için ne gerekli? / Türkiye ile İsrail girişimcilik ekosistemindeki temel farklar neler?’ Arkadaşlarımda benden önce bu sorunun farklı versiyonlarını sormuşlardı. Hepimiz aynı şeyi merak ediyorduk: ‘İsrail girişimciliğe dayalı bu ölçekte ekonomik büyümeyi nasıl yarattı?’ Yossi Vardi’nin bu soruya verdiği cevabın ardından bu yazıyı yazmaya karar verdiğimi söylemeliyim.

 

 

Bu soruları sorabileceğimiz en doğru insanın Yossi Vardi olduğunu düşünüyorum. Teknolojiye hayatını adamış İsrail girişimcilik ekosistemini bugünkü haline getirmiş nam-ı diğer ICQ King. Sorumuza cevap vermeden önce girişimcilik ekosisteminin büyüyebilmesi için gerekli enstrumanlardan bahsetti.

 

  • Sermaye
  • İyi Eğitimli İnsan Kaynağı
  • Çok Uluslu Şirketlerin Kümelenmeleri
  • Devletin Özel Sektöre Olan Desteği
  • Global Düşünme Eğilimi

 

Yossi Vardi bu enstrümanların başarı için gerekli ancak yeterli olmadığının altını çizdi. İsrail’i başarılı yapan asıl olgunun ise girişimcilik ekosisteminin içindeki kuvvetli dayanışmadan geldiğini, herkesin özverili bir şekilde ve takım halinde çalıştığını ekledi. Büyük felaketlere maruz kalmış bir millet olarak, dayanışmanın ön planda olduğu bilinçli ve üretken bir eğitim kültürleri olduğunu vurguladı. Peki bu kültür nasıl oluşuyor?

 

İsrail’de her birey Holocaust Müzesini en az bir kere ziyaret ediyor ve yaşanan felakete karşı oluşturulan toplumsal bir dayanışmanın parçası oluyor. Bu kültür aileden başlayarak askerliğe kadar devam ediyor. İsrail’de askerlik zorunlu bir hizmet( Erkekler 3 yıl, Kadınlar 2 yıl) ve askerlik hizmeti boyunca her birey hem çok iyi bir eğitim alıyor hemde takım halinde disiplinli çalışmayı özümsüyor(Üniversite eğitimi askerlikten sonra başlıyor). Askerlik süresi boyunca bir çok girişimci biraraya gelebiliyor. Milyonlarca dolarlık değerlemeye ulaşan bir çok Startup’ın askerlik döneminde ortaya çıktığını duyduk. Yossi Vardi’nin sorumuza verdiği cevabı doğrular nitelikte olan yetiştirilme kültürünü vurgulayan röportaja buradan ulaşabilirsiniz.

 

Aldığımız cevap, 8 milyon nüfuslu İsrail’in, Avrupa’nın tamamından daha fazla Nasdaq şirketi çıkartmasına mantıklı bir açıklama getiriyor. Sermaye, insan kaynağı vs gibi enstrümanların bir araya gelmesi yeterli değil. O enstrümanların tek başına muhteşem sololar çıkarması da yeterli değil. Örneğin Türkiye’de bu enstrümanların bir çoğu mevcut ve tek başına oldukça verimli gözüküyorlar ancak aynı senfoninin içinde ahenk ve uyum yakalanamıyor. Önemli olan büyük bir dayanışma halinde tüm enstrümanları kullanarak başarılı ve uyumlu bir orkestra yaratabilmekte!

 

 

Ortadoğunun Silikon Vadisi Tel Aviv’den çıkarılacak çok ders var. Silikon Vadisi yaratmanın binalardan ibaret olmadığını öncelikle kültürün -senfoni’deki ahengin- yaratılması gerektiğini bir kez daha farkettim.

 

İsrail’deki ekonomik büyüme ölçeğini yakalamak istiyorsak girişimcilik ekosistemimizi tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Peki neler yapabiliriz?

 

Türkiye olarak enstrüman yelpazemizi genişletmeye devam etmeliyiz. Ancak bu yeterli değil, hepimiz daha çok dayanışma halinde olmalı ve takım halinde çalışmaya odaklanmalıyız. Toplumsal çatışmalardan uzak durup biz bilinci oluşturmalıyız. Biz, bizim için çalışmalıyız. Birbirimize destek olmalı ve girişimlerimizle orkestranın bir parçası olabilmeliyiz. Herkes sadece kendi girişimi için değil ekosistemdeki diğer girişimler içinde çaba sarfetmeli. Ancak dişliler birbirini harekete geçirip domino etkisi yaratırsa bu ölçekte büyüme söz konusu olabilir.

 

Girişimciliğin kitlesel gelişimi için gerekli enstrümanların Türkiye ekosisteminde ki güncel durumuna, Sina Afra tarafından yazılan ‘Türkiye’nin Tek Ayak Üzerinde Durmaktan Kurtuluşu: Girişimcilik ‘ adlı blog yazısından ulaşabilirsiniz.

 

Yossi Vardinin 20 yıllık deneyimlerinden bir çok ders çıkarttık. Büyük bir gerçeği de tekrar hatırladık. Eğer önümüzdeki 10 yıl içinde Dünyanın büyük ekonomileri arasında yer almak istiyorsak, girişimcilikten başka çaremiz yok. İsrail’li startupların ürettikleri değerler ve Silikon Vadisi devlerinin İsrail’li startuplara olan ilgisini gösteren satın alma ve halka arzlar:

 

 

Startup Nation kavramına yaklaşabilmek ve girşimcilik kültürünü ilkokuldan itibaren aşılayabilmek adına Prof. Dr. Erhan Erkut tarafından yapılmış ilham verici TedX konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz.

 

Ankara mı? İstanbul mu?

 

Yossi Vardi akşam yemeğine sadece soruları cevaplamak için gelmemiş. Bizden Ankara ile İstanbul’u yetenek açısından kıyaslamamızı istedi. Acaba Türkiye’de bir şirkete yatırım mı yapmak istiyor ya da şirketlerinden biri için Türkiye de bir ofis mi açmak istiyor bilemiyoruz. Ankara’lı olmam dolayısıyla tabi ki Ankara’lı girişimcilerden övgüyle bahsettim. İstanbullu arkadaşlarla ufak bir çekişme oldu aramızda, en son denizin, eğlencenin, tarihi güzelliklerin İstanbul’a oranla Ankara’da yok denecek kadar az olmasından dem vurup lafı çalışkan girişimcilerin Ankara’da olduğuna getirdim.( Laf nasıl oraya geldi bende bilmiyorum :=)) Bu müthiş keyifli sohbeti istemeyerek sonlandırdık ve ertesi gün gerçekleşecek Google kampüsü ziyaretini düşünmeye başladık.

 

Google Kampüsü ziyaretimizde, Google Wednesday programını ve yerli girişimcileri tanıdık. Yukarıdaki grafikte en büyük exit’i gerçekleştiren Waze’i kurucusundan dinledik. SimilarWeb, SlickLogin, Meet gibi yüksek değer üreten Startuplarla tanıştık. İsrailli girişimcilerle, Türk girişimciler arasındaki temel farkları ve yukarıda vurguladığımız gibi uyumlu bir orkestrayı nasıl oluşturduklarını canlı olarak gördük.

 

Bir sonraki yazımda Google ofisinde yaşadığım deneyimleri ve Waze, SimilarWeb, Wix, SlickLogin, Meet gibi büyük Startuplar hakkında edindiğim detaylı bilgileri paylaşacağım.

 

Kitap Önerisi:

Start-up Nation: The Story of Israel’s Economic Miracle

Kaynaklar:

http://www.wsj.com/articles/israels-technion-president-peretz-lavie-on-technology-and-education-1423854912

http://webrazzi.com/2014/07/08/israilli-girisimler-silikon-vadisine-karsi-hizli-bir-yukseliste/

http://www.nasdaq.com/screening/companies-by-region.aspx?region=Middle+East&country=Israel

 

Bu makale Serkan Türkoğlu‘nun kişisel blogundan alınmıştır.

 

1 geri izleme / bildirim

  1. Fellow'umuzun "Girişimcilik Vakfı Serüveni"ni Kaçırmayın! - FutureLeadNow FutureLeadNow

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*