Tüm Çıplaklığıyla San Francisco Girişimcilik Hayatı Kılavuzu

Amerika’nın Batı yakasındaki, Pasifik Okyanusunun maviliğinin aynası olan, dünyadaki en büyük şirketlerden bazılarının merkezi olma görevini üstlenen bir şehir var. Bunun yaklaşık 1200 kilometre güneyindeyse San Francisco bulunuyor.

 

San Francisco’ya iki sene önce, Padlet adındaki bir girişimde çalışmak için taşındım. Buraya bayılıyorum. Daha az yakışıklı erkek ve güzel kadını barındırması dışında burada yaşamak adeta Hollywood’da olmak gibi. Ünlüler burada, skandallar burada, çılgın medya burada. Eski yaşadığım şehirdeki arkadaşlarım ise bana merak içinde sorular yöneltiyor:

 

“Eğlenceli mi?”

“Sence orada iş aramalı mıyım?”

“Vegas’a ne kadar uzakta?”

 

Bu yüzden sizlerle deneyimimi paylaşıyorum. Umarım yazdıklarım, geleceği oluşturduğumuz küçük vadiye okurların kendilerini biraz daha yakın hissetmelerini sağlar.

 

Günüm, 30 dakika süren iş yolculuğuyla başlıyor. Metroya biniyorum. San Francisco’nun metro sisteminin adı, “Körfez Bölgesi Hızlı Ulaşım”ın kısaltması olan BART. BART’ı çok seviyorum; çünkü sürprizlerle dolu. Mesela dün, metro istasyonundayken bir anda ne oldu dersiniz? Metro vaktinde geldi!

 

Çoğu insan işe arabayla gidiyor. San Francisco’da araba kullanmak, lunaparktaki trenlere binmeye benziyor: Arabalar tampon tampona gidiyor, yollar inişli çıkışlı ve etraftaki insanlar 10 yaşında bir çocuk gibi aniden öfkelenebiliyor.

 

Şimdi size bir soru: Bunlardan hangisi San Francisco yolu ve hangisi bir roller coaster?

 

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*