
Birçok girişim CEO’su için, yönettikleri şirket ilk gerçek iş deneyimidir. Mesela Harvard’ı bırakıp Facebook’u kuran Mark Zuckerberg’e veya Stanford’u bıraktıktan sonra SnapChat’i kuran Evan Spiegel’e bakın. Genç CEO’ların çoğu tecrübeden çok hırs ve içgüdüyle hareket eder. Bazı durumlarda, böyle hareket etmek oldukça işe yarar, bazense başarısızlıkla birlikte hızlı bir düşüşe sebep olur.
Battery Ventures ve J.P. Morgan Capital’in eski ortağı ve Instore’un şu anki CEO’su olarak, bir şirket yönetme yaklaşımımın biraz farklı olduğunu söylemeliyim. VC geçmişimin bir şirket yönetme konusunda bana öğrettiklerini şöyle sıralayabilirim:
1. Büyük iş kararları verirken yatırımcınızı elinizin altında bulundurun.
VC olarak, başlangıç aşamasındaki şirketlerin potansiyel değerini biçmek için oldukça fazla zaman harcarsınız. İyi bir yatırımcı, biçilen değerin sadece iş performansıyla alakalı olmadığını, ayrıca savunma teknolojisi ve tasarlanmış performansın da değer artışı sağladığını bilir. Girişimde, iş değer yaratımına odaklanmam, yeni teknolojiler ve pazarlama alanına ne zaman yatırım yapmam gerektiğine ve ayrıca sorarak yatırımın şirketin toplam değerini artırıp artırmayacağına karar vermem konusunda bana bayağı faydalı oldu.
2. Sırf yapabiliyorsunuz diye değil, bir stratejiniz olduğunda para toplayın.
Pek çok girişimin, henüz kâr konusunda artıya geçmeden veya ürün ekonomilerini kanıtlamadan yükselme hatasına düştüğünü gördüm. Girişiminize riske atabilecek VC yatırımı ilk başta cazip görünse de, siz siz olun herhangi bir yükselme planı yapmadan yatırım yapmayın. Bununla birlikte, işletme bünyenize bakarak, ciddi hedefler almadan önce neyin işe yarayıp yaramayacağını kavramak için gözle görülür büyümeye odaklanın. Şirketimizde, az miktarla çoğu yaratmaya odaklanarak, para içinde yüzen daha büyük şirketlerle rekabet içerisine girebilmek için kaynaklarımızı etkili bir şekilde kullanmaya dikkat ediyoruz.
3. Kolay bir şekilde küçük yatırımlar almanız C Serisi yatırım alabileceğiniz anlamına gelmez.
Para toplama konusu neden takıntı haline getirilmemelidir? Açıkça konuşmak gerekirse olmayacak bir şey için ümitlenmemek gerekir. İşletmecilikte on yıldan fazla süredir, güzel bir fikrin küçük yatırımlar almasının oldukça kolay olduğunu gördüm. Ancak 5 milyon dolar veya daha fazla yatırım almak için VC’lere bundan daha fazlasını kanıtlamanız gerekir. Mükemmel bir fikir ortaya atmanın yanında, sağlam bir müşteri tabanına ve kısıtlı rekabete ihtiyacınız var.
İşleri zorlaştırmadan, rekabet içerisinde kalabilmek için hızlı bir şekilde fikir değiştirmek oldukça önemlidir. Güzel fikir oluşturma aşamasının kısalmasının nedeni, web tabanlı iş başlatma ücretlerinin oldukça düşmesi sayesinde piyasaya her gün bir sürü rakibin atılmasıdır. Siz, orijinal olduğunu düşündüğünüz bir iş fikri oluşturuncaya kadar ( örneğin çamaşırhane uygulaması girişimi gibi) büyük ihtimal piyasada aynı fikirle bir düzine kadar şirketin rekabetçi üstünlük sağlamak için mücadele verdiğini göreceksiniz.
4. Hatalarınızı kabul edin (böylece düzeltebilirsiniz).
Bir yatırımcı olarak, genelde işleri yoluna sokmak için ne zaman bir girişimin yönetim konusunda yön değiştirmesi gerektiğini saptamam gerekiyor. Aynı şey Instore için de geçerli. Girişim süresince bazı hatalar yaptık, ancak bu hataları hızlı bir şekilde düzelttiğimiz için fazla zarar görmedik. Örneğin ilk başlarda, iPad uygulamamızı yabancı bir ekibe yaptırmak gibi kötü bir karar aldık. Sonuç olarak elde ettiğimiz başlangıç ürününü sadece tüm gelişmeleri kendi kaynaklarımızı temin ederek çözebildik. Yaptığımız bu başlangıç hatası bize 250,000 dolara mal oldu, ancak hatayı düzeltmek için daha uzun süre bekleseydik şöhret ve finansal bakımdan bizi daha fazla zarara sokabilirdi. Şirketimizde, az miktarla çoğu yaratmaya odaklanarak, para içinde yüzen daha büyük şirketlerle rekabet içerisine girebilmek için kaynaklarımızı etkili bir şekilde kullanmaya dikkat ediyoruz.
5. Karar verirken veri analizini kullanın.
Bir VC olarak, dikkatli bir şekilde gelir artışı ve müşteriler için finansal tahmin ve planlama üzerine çalıştım ve bir girişime yatırım yapmadan önce mukayese edilebilir işletmeleri inceledim. Kendi girişimimde, iş hedeflerimize başarıyla nasıl ulaşabileceğimizi tespit etmek ve geçmiş eğilimler doğrultusunda karar vermek için çeşitli iş ölçümlerini (website ziyaretçileri, müşteri başına hâsılat, edinim maliyeti vb,) araştırdım. Son zamanlarda yaptığımız bir incelemeye göre; indirimli fiyat talep eden müşteriler, ürünlerimize değer vermiyor ve ortalığı karıştırarak ortalama bir müşteriden daha çok destek bekliyor. Kısacası satış çabasına değmiyorlar. Sayılar yalan söylemez; aslında neyin işe yaradığı hakkında ciddi öngörüler sağlarlar.
6. İçgüdülerinize güvenin.
Veriler karar verme aşamasının önemli bir parçasını oluştururken, bir zamanlar yatırımcı ve şimdi CEO olarak içgüdülere güvenmenin önemini de anladım. Bazı kararlar, sayısal verilerle aşılabilir. Kurucunun önsezilerine güvendiğiniz için bir girişime geri dönmeye karar vermek veya Instore’a diğerleri kadar nitelikli olmasa da çalışma hırsı olan ve büyümenize yardımcı olabilecek birisini almak gibi kararlar ise önsezilere dayanır. Buna karşılık, kıdemli bir çalışanınız varsa, ancak içgüdüleriniz size aksini söylüyorsa bir değişiklik yapmanız durumda hem şirketiniz hem de çalışanınız gelecekte daha iyi duruma gelebilir.
Yatırımcıdan girişimciliğe geçiş, zihniyetinizde de değişimi gerektirir. Bana engel oluşturmaya çalışan girişimcileri dinlemektense, kendi işime bakıyorum.
Haftada yaklaşık 15 yeni işletme hakkında bir şeyler öğrenmek yerine (hafif dikkat bozukluğu olan insanlar için çok eğlenceli bir iş), her gün farklılık yaratmak için çalıştığımın farkında olarak uyanıyorum. Önemli bir işle meşgul olmanın oldukça cesaretlendirici olduğunu söyleyebilirim.
Bu makale Matt Niehaus’un 15 Ocak 2015 tarihinde venturebeat.com’da yayınlanan yazısından çevrilmiştir.
Bir yanıt bırakın