Volkswagen Skandalından ve Bir Liderin Mirasından Öğrenebileceklerimiz

Medyada şok etkisi yaratan gelişmeler ışığında, otomotiv sektörünün lider firmalardan birisi olan Volkswagen’in 11 milyon araçta emisyon testlerinde aldatıcı sonuçlara neden olacak bir yazılım kullandığı ortaya çıktı.

 

Şirkette bu denli büyük bir skandal sonrasında CEO Martin Winterkorn istifa etti. Alman savcılar hemen işin iç yüzünü araştırmaya başladı. Bu noktada, Winterkorn’un ayrılışı iki muhtemel senaryo oluşturdu: Birincisi, yalan söylüyordu — regülatörlerde yapılan bu hileyi bilerek yaptı. Ya da ikinci ihtimal, burnunun dibinde olup bitenden haberi yoktu.

 

Her iki senaryoda da Volkswagen’in hatası kendi içerisindeki yozlaşmadan kaynaklanıyor ve balık her zaman baştan kokar.

 

Gerçekçi olalım. Bu büyüklükte bir sahtekarlık sadece bir kişinin ya da küçük bir grubun yapabileceği bir şey değil. Eğer Winterkorn bunu bilmiyorduysa (iddia ettiği gibi), bu durumda iç ve dış denetim prosedürlerinin de yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. Sağlıklı bir kültürde, bir şirket kendisi için en sert eleştirmendir ve hizadan çıkmış bu tarz davranışları kendi içerisinde temizleyebilecek bir süreci vardır. Bir CEO’nun olan biten her şeyi bilmesini beklemesek de, bu tarz durumlarda onu bilgilendirecek prosedürleri vardır.

 

CEO Winterkorn görev süreci boyunca GM ve Toyota’nın önüne geçerek dünyanın en büyük otomobil üreticisi olma yolunda çalıştı ve bu yılın ilk aylarında bunu başardı. Bu hedef şirketi canlandıran bir kıvılcım gibiydi ama ne pahasına? Bu hedeflere ulaşmak bu kadar mı önemliydi de kendi içlerinde, “Bu hedeflere ne pahasına olursa olsun ulaşacağız — kendi güvenilirliğimizden olsak bile” gibi bir inanç sistemi geliştirdiler?

 

Bir lider olarak, oluşturduğumuz büyük gölgenin farkında olmalıyız. Bu “ne pahasına olursa olsun büyümek” zihniyetinin çalışanların davranışlarına nasıl etki ettiğini, büyük çoğunluğun CEO’nun önderliğini takip ettiğini bilmeliyiz. Bazı liderler büyüme hedeflerinin önüne geçecek hiçbir şeyi duymak dahi istemezler. Bu hedefe öyle körü körüne bağlanmışlardır ki buna engel olacak her şeyi kafirlik olarak görürler. Bu da korku kültürünün oluşmasına neden olur ve hiç kimse kötü haberi veren kişi olmak istemez. Volkswagen’in durumunda bu kötü haber, düzgün çalışan dizel motorların maliyetinin fazla olması nedeniyle, düzgün çalışamayan motorları düzgün çalışıyormuş gibi gösteren bir yazılım kullanmalarıydı.

 

Şirketin değerleri doğrultusunda yaşamak ve örnek olmak liderin işidir. En değerli varlıkları dürüstlüktür ve dürüst olmayan liderler bunun etkilerini etraflarındaki herkeste ve her alanda görebilirler. Bir lider örnek teşkil etmeli, şirketinde olup bitenlerden haberdar olmalı ve sorumluluk ve iletişim üzerine kurulu bir yönetim mekanizması oluşturmalıdır. Seçim ya şu ya bu olmamalı — büyümek ya da dürüstlük gibi.  Liderler her ikisinin de mevcut olduğundan emin olmalılar.

 

Eğer Winterkorn’un bu sahtekarlıktan haberdar olmadığını düşünürsek, bu nasıl olmuş olabilir? Bir CEO şirketinde olup bitenlerden haberdar olmak ve çok yönlü bir iletişim ağı kurmaktan sorumludur. İletişimdeki kopukluğun nedeni genelde korku kültürüdür. Eğer ekipler herkesin ortak iyiliği için değil de kendi başlarına çalışıyorlarsa bu tarz davranışların gözlenmesi kaçınılmaz olur.

 

İşçiler, şirket değerlerine uymayan bir olay olduğunda ya da mola yapmaları gerektiğinde bunu dile getirmeye yetkili olmayabilirler (veya korkabilirler). İşçilerin, kimse bakmadığında bile doğru olanı yapmaya teşvik edilmeleri gerekir. Kötü bir şey olduğunda ceza alma korkusu olmadan bunu söyleyebilmeleri gerekir.

 

Ya siz Volkswagen’de çalışan bir işçi olsaydınız ve dizel motorların olması gereken standartlarda üretilmediğini bilseydiniz? Aldatıcı yazılımı yükler miydiniz? Hiçbir işverenin çalışanın kişisel dürüstlüğünden ödün vermesini istemeye hakkı yoktur ve hiçbir işveren kendisini etik değerlerin dışına itecek bu yola sokmamalıdır. Transparan bir ortamda, şirket değerleri doğrultusunda çalışan güçlü bir ekip her şeyin dengeli ve dürüst olduğu bir çalışma ortamı oluşturmanın en iyi yoludur.

 

En nihayetinde bir lider olarak sahip olduğunuz değerleriniz sizin en değerli varlıklarınızdır. Daha geçen hafta eleştirmenler Winterkorn’u VW’in karını üçe katladığı için övüyorlardı. Bu eleştirmenler daha sonra Volkswagen’in milyarlarca dolar kaybedebileceğini, müşterilerinin güvenini kaybedebileceğini, bu kötü şöhreti ve yeni motorları üretmek için gerekecek gerçek maliyeti biliyorlar mıydı? Tüm bunlar tamamlandığında Winterkorn’un kar rekoru ortadan kalkmış olacak. Fakat kişisel şöhreti sonsuza kadar zarar görmüş olacak. Bu işaret her zaman mirasının bir parçası olacak.

 

İş liderlerinin yapması gereken seçim şudur: Arkalarında başarı ve dürüstlük dolu bir miras mı bırakmak istiyorlar? Yoksa temeli oluşturup özünde ödün veren bir miras mı? Bu seçim tamamen onların kontrolünde.

 

 

Bu makale entrepreneur.com’da  Brian Fielkow tarafından 2015’te yayınlanan yazıdan çevrilmiştir.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*