‘’Abi, girişimcilik vakfı diye bir vakıf kuruluyormuş bu sene, ben mezun olduğum için başvuramıyorum ama bence sen bi şansını dene’ ‘Yaklaşık bir sene önce arkadaşımdan bana söylediği bir cümle.
Kendimi bildim bileli zorlu problemlerle uğraşmayı seven, sadece çözüme odaklanıp analitik düşünen, kendi tabirimle ‘’mühendis kafalı’’ bir insandım. Bir çok kişi gibi bir gün kendi işimi kurmayı hayal ettiğimi hatırlıyorum. Hatta gaza gelip Steve Jobs’un biyografisini almış ve 2 günde kitabı bitirmiştim. Ama bir sorun vardı. Tüm hayranlığıma rağmen araştırdığım tüm girişimciler gözüme ütopik karakterler, başardıkları ise ulaşılmaz gibi gözüküyordu. Ne de olsa hayatım boyunca aldığım hiç bir eğitim bana hayallerimin peşinden koşmayı öğretmemiş ve tanıştığım hiç kimse bana bu yolda elinden gelen desteği vereceğini söylememişti.
22 Eylülde aldığım bu mailin ardından artık bir fellow olmuştum. Kendime, ‘’ee şimdi ne olacak ?’’ diye soruduğumu hatırlıyorum.
İlk FellowUp tarihi geldi. ‘’Yok artık, gerçekten mi ?’’ şaşkınlığı ile geçen bir girişin ardından Sina Afra en içten şeklide hayat hikayesini bizimle paylaştı.
O gün benim için değişimin başladığı gündü. Ütopik olarak gördüğüm karakter algım bir gün içinde yıkılmış ve ulaşılamaz sandığım yolun her aşamasında bana cesaret ve destek verecek bir vakıfın üyesi olduğumu anlamıştım.
Bir sene önce arkadaşımdan o cümleyi duymamış olsam, 40 tane birbirinden yetenekli ve farklı düşünen güzel insanla tanışmamış, girişimcilik ile ilgili dahil olduğum birçok etkinliğe katılmamış ve orada tanışıp networkümü genişlettiğim insanlarla muhtemelen hiç karşılaşmamış olacaktım. İsrail’e gitmemiş ve orada edindiğim deneyimi yaşamamış olacaktım. En önemlisi de bakış açımı bu kadar genişletmemiş ve kendi yeteneklerimin bu denli farkında olamayacaktım.
Hayatını değiştirmeye hazırsan, sende aramıza katıl.
Eren Güzelceada